Kadın :
Aynaya baktığımda gördüklerim hiç hoşuma gitmedi. Bu gün 2 sefer daha oldu bu: birisi arkadaşlarla oturduğum kafenin lavabosunda, diğeri de eve giderken otobüsün camındaki yansımada
Filmlerde olurdu hep bir kadın/adam geçerdi aynanın karşısına kendi gözlerinin içine bakardı ve o en acınası ifadeyle kendi anlamsızlığında takılı kalırdı, çoğu zamanda hayatın kendisine kattığı o izlere dokunur, o anıları tekrar yaşardı. Ölümlerden, doğumlardan, en mutlu ve en kahrolası zamanlardan kalan çizgiler, her dokunuş ve her hissediş kavururdu içini sanki. Zaman, artık özgürdü sadece kendisi olurdu çünkü aynasının karşısında. Gülerken ayrı çizgiler, suratını asarken ise yine aynı çizgilerin yön değiştirişi
Elimi yıkıyordum hastaneden geldim çünkü, bir an aynaya bakakaldım. Kimsin sen? dememek için kendimi tutarken gözlerim sormuştu bile kim olduğunu aynadakine. O da bilmiyordu ki kimdi, artık neydi. Hissedemediğimi fark ettim o an. Sadece baktım çünkü yabancıydım kendime bile. Bir saat önceki halimi hatırlıyorum da kendimi zor tutuyordum bayılmamak için
Ve dokundum ıslak ellerimle, bu günden bana kalan hatıraya
Erkek:
Beyaz kağıda döktüm suretimin yanılsamasını
Baktığımda hatırlayabileyim diye kim olduğumu
Zamanın sinsi anları, yaşanmışlıkların verdiği hüzünler unutturdu kendimi kendime.
Buruşmuş bir sima karşımda gördüğüm içimi acıtan.
Ahmak zamanları yaşamaya vazgeçtim hafızası silinmiş varlık sahamda...
Kadın :
Artık tüm aynalar ve yansımalar yasak bana, yabancısı olduğum bir suret var ki acıtır...
Erkek:
O suret gecelerin koynuna iter beni
Beynim bilinmezlere gebe, aldı kalemi eline...
Gecenin serzenişlerine hiçlenmeyi ekler çürümüş yakarışlarla
Üşüyen düşlerime bir pabuç giydirmek için
Tanıyamaz oldum yıllarını kaybetmiş haykırışlarımı
Eşvakit yüzümü...
Kadın :
en çok gördüğüne, en çok baktığına bu denli uzak kalmak nasıl bir zamandır
en çok dokunduğun yüz, bu kadar mı bilinmez parmaklarına
bu denli mi acıtır çizgiler yüzünü?
yüzündeki her çizgi kalbindede mi kaldı yoksa?
Erkek :
Senli zaman dilimlerime sifon çektim artık
Sen kırıntılarının baş ağrılarıma sebebiyetini siliyorum umarsızca
Varoluşsal hissiyatları yakalamaya çalışıyorum umutsuz lahzalarda....
Kadın :
Uzaklara gitsende, uzaklara atsanda ya giderken götürdün
yada zaten benimle attın kendini de
kandırma kendini umarsız hayat katrelerime destek ol
gitmeme izin verme, gidersem dönemem...
Erkek :
En aciz yakarışlarımla sesleniyorum ürperen her hücrene
Gitme...
Ilık gecelerin bitap düşmüş düşleriyle sesleniyorum
İkileminde kalmış hayat ve ölüm ile sesleniyorum sana
Gitme yar....
Kadın :
Sende gitme bedeninden o zaman,
Bırakma ruhunu sensiz seni bensiz...
Gidemem böyle eserken rüzgar,
Böyle iterken beni sana, gidemem...
Ancak koşarım sana, elimden geldiğince, eline varıncaya elim...
Erkek :
Bedenimi ruhumla senle bırakıp terk eylemiştim
Sende kalsın göreceli eksikliğim , varoluşsal hissiyatlarla
Sende olsun ki varoluşsal hissiyatlarım sonsuzluğa ulaşsın
Sen ve ben aynı zaman dilimine düşemiyoruz sonsuz hislerimiz ile...
Fatma Sönmez- Özkan Kutlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder